Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Kısaca : Edebi eserler, insanı tüm yönleriyle incelemeyi ve tanıtmayı amaçlaryan, bunun içinde geniş ruh çözümlemeleri yaparlar, insanın iç dünyasını, duygu ve hayallerini anlatırlar işte bu noktada edebiyat ile psikoloji bilimi arasındaki ilişki başlar. Bireyin iç dünyasını konu alan bu eserler, hem psikolojiden yararlanmış hem de psikoloji bilimine katkı sağlamış olur.
Detay : Çoğu edebî eserlerde psikolojik yansımaları bulmak mümkündür. Her insanın, duyguları, düşünceleri, bir psikolojisi olduğu gibi, yazarların da vardır. İşte yazarlar, eserlerini yazarken o anki psikolojik durumlarını belli oranda eserlerine yansıtırlar. Ancak bunun birebir yansıma olduğu söylenemez. Yazar, duygu ve düşüncelerini, psikolojisini olduğu gibi aktarmaz. Onu dönüştürerek, değiştirerek, edebî metindeki kişilerde hissettirerek aktarır. Bu da yazarın psikolojik bilgilere de sahip olduğunu gösterir.
Edebî metinler yazarlar tarafından oluşturulur (Anonim olanlar hariç). Bu eserler, bire bir yazarların yaşantılarını, duygularını yansıtmasalar da onlardan izler taşır. Yani, edebî metinlerde yazarın psikolojisinden izler vardır; derinlemesine ve bilimsel yapılan bir incelemeyle, eserler bizi yazarların ruh dünyasına götürebilir. Edebî eserler, insanı her yönüyle aydınlatır. İnsanın ruh dünyasına ağırlık veren psikolojik eserler (romanlar, duygu ağırlıklı şiirler...) insanların ruh çözümlemelerini yapar; bu çözümlemeler, çevremizdeki insanları daha iyi anlamamızda, "Bin bir çeşit insanın, bin bir çeşit hâli vardır." diyerek olayları, durumları yorumlamamızda bize yardımcı olabilir. Mehmet Rauf'un "Eylül", Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" adlı romanları buna güzel birer örnektir. Dostoyevski'nin ünlü romanı Suç ve Ceza'daki Raskolnikof hırsı, suça meyli, suçluluk psikolojisi, gelgitleri, vicdan muhasebesi gibi yönleriyle başarıyla yansıtılmış bir karakter olarak karşımıza çıkar. Bu tür eserler, psikoloji bilimi için de önemli malzemelerdir. Ancak, edebî eserlerin, gerçeğin değiştirilip dönüştürülmesiyle oluşturulduğu unutulmamalıdır. Bire bir gerçeği yansıtmasa da anlatılan olayların ve kişilerin benzerlerini günlük hayatımızda görmemiz mümkündür.
2. Edebiyat ve psikoloji insanı bir bütünlük içinde kavrayarak onun doğasına yaklaşma gayretindedirler.
3. Genel olarak her ikisinin de insan ruhunu kavramaya, onun düşünce, davranış ve duygularına yön veren bilinçaltı süreçlerine daha yakından bakmaya ve onu çevresinden koparmadan bir “bütün” olarak görmeye çabalayan çalışma sahaları olduğu görülür.
4. İkisinin de ürün ve verileri birbirleri için önemli malzemelerdir.
Tarih: 2016-03-02 01:56:46 Kategori: Edebiyat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Edebiyat İle Psikoloji Arasındaki İlişki Nedir
Bu Yazıda Neler Var:
Detay : Çoğu edebî eserlerde psikolojik yansımaları bulmak mümkündür. Her insanın, duyguları, düşünceleri, bir psikolojisi olduğu gibi, yazarların da vardır. İşte yazarlar, eserlerini yazarken o anki psikolojik durumlarını belli oranda eserlerine yansıtırlar. Ancak bunun birebir yansıma olduğu söylenemez. Yazar, duygu ve düşüncelerini, psikolojisini olduğu gibi aktarmaz. Onu dönüştürerek, değiştirerek, edebî metindeki kişilerde hissettirerek aktarır. Bu da yazarın psikolojik bilgilere de sahip olduğunu gösterir.
Edebî metinler yazarlar tarafından oluşturulur (Anonim olanlar hariç). Bu eserler, bire bir yazarların yaşantılarını, duygularını yansıtmasalar da onlardan izler taşır. Yani, edebî metinlerde yazarın psikolojisinden izler vardır; derinlemesine ve bilimsel yapılan bir incelemeyle, eserler bizi yazarların ruh dünyasına götürebilir. Edebî eserler, insanı her yönüyle aydınlatır. İnsanın ruh dünyasına ağırlık veren psikolojik eserler (romanlar, duygu ağırlıklı şiirler...) insanların ruh çözümlemelerini yapar; bu çözümlemeler, çevremizdeki insanları daha iyi anlamamızda, "Bin bir çeşit insanın, bin bir çeşit hâli vardır." diyerek olayları, durumları yorumlamamızda bize yardımcı olabilir. Mehmet Rauf'un "Eylül", Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" adlı romanları buna güzel birer örnektir. Dostoyevski'nin ünlü romanı Suç ve Ceza'daki Raskolnikof hırsı, suça meyli, suçluluk psikolojisi, gelgitleri, vicdan muhasebesi gibi yönleriyle başarıyla yansıtılmış bir karakter olarak karşımıza çıkar. Bu tür eserler, psikoloji bilimi için de önemli malzemelerdir. Ancak, edebî eserlerin, gerçeğin değiştirilip dönüştürülmesiyle oluşturulduğu unutulmamalıdır. Bire bir gerçeği yansıtmasa da anlatılan olayların ve kişilerin benzerlerini günlük hayatımızda görmemiz mümkündür.
Edebiyat ve Psikolojinin Ortak Özellikleri
1. Edebiyat ve psikoloji biliminin asıl malzemesi olarak insandır.2. Edebiyat ve psikoloji insanı bir bütünlük içinde kavrayarak onun doğasına yaklaşma gayretindedirler.
3. Genel olarak her ikisinin de insan ruhunu kavramaya, onun düşünce, davranış ve duygularına yön veren bilinçaltı süreçlerine daha yakından bakmaya ve onu çevresinden koparmadan bir “bütün” olarak görmeye çabalayan çalışma sahaları olduğu görülür.
4. İkisinin de ürün ve verileri birbirleri için önemli malzemelerdir.
Tarih: 2016-03-02 01:56:46 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx